Hukuktan ne beklersiniz? Adalet, hakkınızın teslimini, menfaatlerinizi elde edebilmenizde, korumanızda yardımcı olmasını, can ve mal güvenliğini? Bunları ve pek çok diğer beklentiyi hukuk, belirli bir ölçüde de olsa karşılar. Çoğu kimse hukuktan memnun değildir. Hepsinin bu memnuniyetsizliğin nedeni olan birer gerçek öyküsü, hukukla ilgili deneyimi vardır. Onlara göre hukuk adaletsizdir! Daima gecikir. İnsan duygularına ve kültürel farklara duyarsızdır. Her olaya -ki hiçbir olay diğerinin aynı değildir- aynı kalıpları uygulamaya çalışır. Adalet tanrıçasının heykelinin gözünün bağlı olması bu duyarsızlığın arketipik olduğunun kanıtıdır.
Yukarıdaki iddia ve değerlendirmeler de tabii ki haklılık payı vardır ama sonuç ne olmalıdır? Tüm bu eksik ve yanlışları gidermek için ne yapmak gerekir? Hukuktan ümidi kesmek bir seçenek midir? İnsan denilen varlığın kuralsız yaşaması mümkün müdür? Eğer kurallar şartsa, hangi güç ya da kim bu kuralları vaz etmelidir? Kurallara uyulup uyulmadığı nasıl denetlenmelidir? Bu kurallar adil midir? Kuralların üzerinde ve ötesinde ölçüt işlevi görecek bir adalet var mıdır? Varsa bu akıldan mı yoksa sosyal deneyimden mi çıkarılabilir? Bu ve benzeri sorular HUKUK FELSEFESİ ve SOSYOLOJİSİNİN temel soruları ve sorunlarıdır. O zaman hukuka eleştirel yaklaşan herkes, ondan memnun olmayanların, hukuka güvenmeyenlerin tümü bir biçimde hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanında fikir yürütmek ve bu alana ilgi göstermek durumundadır. Adalet her insanın hayatında mutlaka belirli bir rol oynar ve hiç kimse adalet sorunlarına tümüyle yabancı değildir. Bu sorunlar ister kavramsal olsun yani hukuk felsefesinin alanına ilişkin olsun, isterse deneyimle ilgili yani hukuk sosyolojisinin alanına ilişkin olsun mutlaka ihmal edilmemeli ve üzerinde çalışılmalıdır.
Hukuktan ne beklersiniz? Adalet, hakkınızın teslimini, menfaatlerinizi elde edebilmenizde, korumanızda yardımcı olmasını, can ve mal güvenliğini? Bunları ve pek çok diğer beklentiyi hukuk, belirli bir ölçüde de olsa karşılar. Çoğu kimse hukuktan memnun değildir. Hepsinin bu memnuniyetsizliğin nedeni olan birer gerçek öyküsü, hukukla ilgili deneyimi vardır. Onlara göre hukuk adaletsizdir! Daima gecikir. İnsan duygularına ve kültürel farklara duyarsızdır. Her olaya -ki hiçbir olay diğerinin aynı değildir- aynı kalıpları uygulamaya çalışır. Adalet tanrıçasının heykelinin gözünün bağlı olması bu duyarsızlığın arketipik olduğunun kanıtıdır.
Yukarıdaki iddia ve değerlendirmeler de tabii ki haklılık payı vardır ama sonuç ne olmalıdır? Tüm bu eksik ve yanlışları gidermek için ne yapmak gerekir? Hukuktan ümidi kesmek bir seçenek midir? İnsan denilen varlığın kuralsız yaşaması mümkün müdür? Eğer kurallar şartsa, hangi güç ya da kim bu kuralları vaz etmelidir? Kurallara uyulup uyulmadığı nasıl denetlenmelidir? Bu kurallar adil midir? Kuralların üzerinde ve ötesinde ölçüt işlevi görecek bir adalet var mıdır? Varsa bu akıldan mı yoksa sosyal deneyimden mi çıkarılabilir? Bu ve benzeri sorular HUKUK FELSEFESİ ve SOSYOLOJİSİNİN temel soruları ve sorunlarıdır. O zaman hukuka eleştirel yaklaşan herkes, ondan memnun olmayanların, hukuka güvenmeyenlerin tümü bir biçimde hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanında fikir yürütmek ve bu alana ilgi göstermek durumundadır. Adalet her insanın hayatında mutlaka belirli bir rol oynar ve hiç kimse adalet sorunlarına tümüyle yabancı değildir. Bu sorunlar ister kavramsal olsun yani hukuk felsefesinin alanına ilişkin olsun, isterse deneyimle ilgili yani hukuk sosyolojisinin alanına ilişkin olsun mutlaka ihmal edilmemeli ve üzerinde çalışılmalıdır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 570,00 | 570,00 |
2 | 296,40 | 592,80 |
3 | 201,40 | 604,20 |
6 | 102,60 | 615,60 |
9 | 69,67 | 627,00 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 570,00 | 570,00 |
2 | - | - |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |